6 Ocak 2013 Pazar

TAHSİN YÜCEL/BIYIK SÖYLENCESİ


Görünen ve Algılanan'ın 'Gerçek'le mesafesini ölçüp duruyorum bu aralar. Mesafe olmasını kabullendim ama ölçüm işleri' nin bu kadar zaman almasına ne demeli deyip duruyorum. Kafam bunlarla meşgulken bir türlü başlayamadığım Bıyık Söylencesi'ne başlıyorum ve mesafe kavramı üzerinden sür'atle geçiyor kitap. Düşüncelerime paralel bir kitapla buluştuğumu anlamak hoşuma gidiyor. Kitap'ta sahip olduklarımız bizden öte kişilik ve saygınlık kazanırsa ne olur soru'sunun cevabını okuyoruz. Burada Cumali'nin uzantısı bıyık değil de bıyığın bir uzantısı olan Cumali söz konusu. Başarısı' nın uzantısı öğrenciler, güzelliğinin uzantısı kızlar, ilgilendiği sanat dalının uzantısı insanlar' ı düşünüyorum hemen...Asıl olan biz değiliz sanki, bizi meydana getiren şeyler..( ya da öyle olduğu algılanan, varsayılan)....Bu fazlasıyla rahatsız ediyor beni....Belki bu olması gereken diyorsunuz bana ama  özellik sahibi olacağım diye vitrin' de oyalanıyoruz gibi geliyor . İçimiz darmadağınık ama poz verme edalarındayız. Aslında yapmak istemiyoruz ama bize çok uygun olduğunu söyledikleri için yapıyoruz birçok şeyi. Cumali'yi de bıyığının adamı ol diye dizginliyorlar sürekli... Ez cümle gözde olmamayı, bilinen, sayılan, sevilen olmamayı göze aldığımızda normalleşeceğiz gibi geliyor bana....Bıyık söylencesi ile buluşmanızı ve hayatınızı bir yoklamanızı isterim.

Kitaptan Seçtiklerim:

"Görüleni görememiş gibi görünmemek için..."

"Yaşam yeterince ağır geliyordu artık, hiçbir şeyin fazlasına katlanamıyordu."



2 yorum:

N.Narda dedi ki...

var ya ne konuya dokunmuşsun şimdi! :) Sen az daha uzunundan deneme felan yazsan da tatlı tatlı okusak be Cemre. böyle kısa kısa kesmiyor:)

Hatice dedi ki...

aslında kısa-uzun pek düşünmeden yazıyorum..Ama tembel tabiatım kısa kestiriyor maalesef:)